İmparatorluk'un Yalanı

Ulu Bilgin burada değil. Gitmiş... Şuradaki kadını görüyor musun? Her şey onun yüzünden! Vaiz olmasaydım… Uuuv!

Alçak İmparatorluk, İmparatorluk Erlerinin beyinlerini yıkamak için Kahin Bodurlar kullandığımız için bizi suçlamış. Nasıl bir saçmalık bu? Biz, İttifak, şeytani güçler kullanıyoruz demek tamamen absürd!

Yargıcın kim olması gerektiği konusunu düşündük. Hem İttifak'ın hem de İmparatorluk'un saygı duyduğu biri olmalıydı... Ulu Bilgin! O bir aziz!

Ben Bilgin'e esas kanıtı, yani Bodurların kendilerini, göstermek için buradayım. Tecrübeli gözü bunlarda hiçbir şeytani şeyin olmadığını hemen anlayacaktır.

Bunlar bildiğin Bodurlar; narin ve tüylü yaratıklar! Böyle bir düşünce kimin aklından nasıl geçebilir?!

Sonra bu İmparatorluk kadını çıkıyor ve ortaya saçma sapan suçlamalar atıyor. Bilgin bizi dinledi, dinledi ve nihayet kapıyı yüzümüze kapattı! Tabii ki, şu kadının yaygaralarından bıktı!

Bilgin'in nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini bilmiyorum. Bir sorun daha var ama. Bodurlar yakında kıyıya çıkarlar. Ama limanda şiddetli bir çatışma sürüyor. İmparatorluk Yasker'in Temsilcisi'ni beklerken bizim güçlerimizi devre dışı bırakmak istiyor. Sözde ellerinde Bodurlarımızın şeytani doğalarını ispatlayan evraklar varmış. Derhal Bölük Komutanı Naim Koray'a git. Kıyıya doğru koş hemen!

Çabuk söyle, bir dakikam bile yok! Baş Bilgin'den mi geliyorsun?

Tam zamanında! Düşman bizi sıkıştırıyor!