Sanat fedakarlık ister

Şu işe bir bak! Şu manzaraya bir bak! Yıkık dökük duvarlar, sütun sütun trajedi! Sence asırlar önce burada ne oldu?

Bence burası bir tapınaktı ve onun derinliklerinde kana susamış Şifacılar, Bodurların sızlayan bedenlerinden kalplerini çıkartıyorlardı! Belki de bu bir şatoydu ve zindandaki genç Elf kızı, yakışıklı Elf prensinin mistik bir ejderin üstünde gelip onu kurtarmasını ve ay ışığına doğru kaçırmasını bekliyordu. Belki de onu kirli hayallerini gerçekleştirmesi için kokuşmuş bir Ogre'ye vermişlerdi.

Ah, nasıl bir ilham! Son sahneyi gözümün önüne getirdim de... Titreyen Elf kızı, allodun ucunda duruyor, saçları rüzgardan dağılıyor. Arkasında ise görkemli bir şato...

Ama... Bu iğrenç hayvanlar... Yaban domuzları bütün peyzajı bozuyor!

Acaba hayal kurmaya devam edebilmem için onları uzaklaştırabilir misin?

Ooo, bu hayalet yaratıklar!

Onlar yaklaşınca ellerim titremeye başlıyor ve çizgileri düz çizemiyorum.

Demek ki Harabelerin yanında yaban domuzları artık yok...

Diğer taraftan, uzakta olan sütunun resmini yapmak için daha yakına gidebilirim.

Sana çok minnettarım, sadece ben değil, tüm sanat tarihi!

Şimdi öteye git, görüşümü kapatma.