Kara Büyücü

Askerlerle iletişim kurdum ve hikâyelerini dinledim... Gözetleme Kulesi'nin etrafında şüpheli bir şekilde yükselen Drakonidler görülmeye başlandı. Yani sıradan canlı varlıklar değil, kaldırılan gulyabaniler. Bunun ne anlama geldiğini düşünüyorsun? Ben söyleyeyim. Oraya bir kara büyücü yerleşti! Bizim vebayla bir ilgisi olmasın sakın? Sadece biraz düşün. Kara büyücü olsam, ben ne yapardım? Vebadan ölen ve kıvılcımsız kalan herkesi itaat eden zombilere dönüştürürdüm. Bu arada birçok kişi hiçbir şey fark etmezdi. Tıpkı tavuk yumurtasının beyni gibi.

Fakat bu hipotezin kontrol edilmesi gerekiyor. Bu yüzden asistanım olarak bir görevin var. Hatırla.

Kulenin yakınlarında bir yerlerde hasta Drakonidler olmalı. Şu an çok zayıflar, ölüyorlar, onlara hiçbir sorun olmadan yaklaşabilirsin. Sana geliştirilmiş Kıvılcım Emici'mi vereceğim. Onu kullanabileceğini düşünüyorum. Bana on tane hastalık kapmış kıvılcım getir. Fakat korkarım ölümcül gölgeler avlarından bu kadar kolay ayrılmak istemeyecekler... Ama bu artık senin sorunun!

Eşlik etmesi için kara büyücüyü de yen. Hastalarında yakınında bir yerde olmalı. Sen kahraman mısın değil misin? Kanatlı gulyabaniler sanki bize yetmiyordu! Ve yapacak bir sürü iş var.

Aha, işte bizim kıvılcımlarımız! Daha doğrusu, bizim değil, Drakonidlerin. Vebaya yenik düşen kıvılcımlar, ölümün eşiğindeki kıvılcımlar. En sevdiğim durum!

Ne düşünüyorum ben? Görünüşe bakılırsa ölümcül gölge, ruhu ele geçiren bir parazit. Amacı bedeni öldürmek değil, kıvılcımı zehirleyip hasta etmek ve kendisine benzetmek. Bu enfeksiyonlar zincirleme bir reaksiyon şeklinde çalışıyor, bütün Allodlar gölgeye dönüşmüş olabilirdi... Benim nihayet tüm bunlara bir son veren araştırmacı zekam olmasaydı!

Biraz bekle, sessiz ol, kıpırdama ve bana engel olma, Drakonidlerin kıvılcımlarını incelemeliyim ve tüm bunları teyit etmeliyim.