Sarayın yakınlarında

Kristal Dağ'ın yakınlarında Siyah Kuş isimli casusu bul.

Ölüler konuşurken canlılar saygılı bir şekilde dinler. Yoluy-La bize ölümsüzlerle yapılacak savaş için hayır duasını verdiyse öyle olsun. Sahte tanrıları ezip ataların yoluna dönme zamanı geldi.
Rahatımı bozan tek bir şey var, o da hayal dünyası hakkındaki sözlerin. Bu günlerde o kadar çok imkansız şey gerçekleşti ki artık gerçekten hangi dünyada olduğumuzdan emin değilim. Aslında bu gerçek olsa da... Sana şunu sorayım; gerçeklik nedir? Hayali dünyanın içinde kendimizi canlı olarak algılıyorsak, acı ve mutluluk hissediyorsak bu gerçekten canlı olduğumuz anlamına gelmiyor mu? Dünyamızın büyü makinesinin içine sığdığını söylüyorsun fakat ya bu makine tüm gerçek dünyanla birlikte daha gerçek bir gerçeklikteki daha büyük bir makinenin içinde ise?
Tüm bu düşüncelerden başım dönüyor, verdiği ders de çok basit: Bizi unutma. Ölümsüzlerle savaşırken bu küçük ama bizim için çok değerli olan dünyayı yanlışlıkla yıkma. Burada yaşadığımızı unutma.
Peki şimdi işe başlayalım. En iyi casusumuz Siyah Kuş'u dağ eteklerine gönderdim bile. Onu bul ve ne öğrenebildiğini sor. Genlun yardımcınız olsun!

İşte geldin. Etraftaki her şeyi inceledim. Kolay olmayacak. Kristal Saray'a öyle pat diye giremeyiz. Sarayda bilgeler yaşarken ve bilgeler tüm tekuanlardan memnunken, yolu taş muhafızların koruduğu söylenirdi. Ölümsüzler oraya yerleştikten sonra yolu sözcüklerle ifade etmenin zor olduğu anlaşılmaz bir büyüyle kapattı. Büyük serabın içinden sadece ölümsüzler tarafından çağırılmış olanlar geçebilir... Bize orada pek itibar etmezler, sen ne düşünüyorsun?