Mühürlü Güç

Unutma, aptal, bir tanrıyı sadece bir tanrı veya tanrıya eşit bir güç yok edebilir. Ve bu gücü siz parazitler küstahça kullanıyorsunuz! Bana bile, "Koruyucular"... Bir yalan bulurlar. Kibarca yalan söylerlermiş gibi...

Koruyucu hiç var olmadı. Daha doğrusu, tüm büyücüleriniz Tufan'da öldü. Tamamen öldüler. Senin ve senin gibilerin küstahça kullandığı o "akışlar" var ya, onları ben yarattım! Başlangıçta gücümün bir kısmını ejderlere verdim, ama o beyinsiz kertenkeleler onu sağda solda harcayarak gittikçe güçsüzleştiler. Güç, delik bir tulumdan akar gibi onlardan akıp gitti. Tahmin edilen sonuç, "düşene bir tekme de sen vur". Cunlar bunu kullandılar ve onları neredeyse tamamen yok ettiler. Sonra kalın kafalı ejderlerin yerine mühürleri yerleştirdim, yoğunlaştırılmış bir güç olan bu mühürlerin tek görevi, Saran'ı hapishanede tutmaktı. Eğer sizin Tufan'ınız olmasa, bu şekilde uzun süre devam ederdi. Saran için talih ve sizin için talihsizlik. Tufan; Mühürleri de etkiledi, güçlerinin bir kısmı Astral'a dağıldı. Benim gücüm!

Ve sizin büyücülerinizin geri kalanını kullandığı ejderlerin gücü, şimdilerde sizin kullandığınız ve Koruma diye adlandırdığınız Mühürlerin gücü, hepsi benim tarafımdan bahşedildi! Benim silahımla beni yenmenin gerçekten mümkün olduğunu mu düşünüyorsun?

Doğrusunu söylemek gerekirse, sana hiç kırgın değilim. Hatta dahasını söyleyeyim, eğer beni alt etmeyi denemeseydin, cesaretin ve hırsın beni hayal kırıklığına uğratırdı. Ama çok yanlış zamanda bulaştığını fark etmen gerek. Uğraşsan bile yine de Kapılardan yararlanamazsın. Aydanus'a böylece iletebilirsin, bırak öfkeden kudursun. Ve seninle yine görüşeceğiz!

Anlıyorum... Öyle mi... Evet, haberler hoş değil. Ama dinle, sana ne söyleyeceğim. Tufan'dan sonra sıradan insanların etrafında birleşebileceği bir sembole ihtiyaç vardı ve öyle bir sembol yarattık. Açık olmak gerekirse, on iki sembol. Ölüler artık yardım etmez, ama onların anıları, yaşayanları korur. Ama güç... Eğer hayırlı bir iş için kullanılıyorsa kimin olduğu ne fark eder? Gücün rengi yoktur, biz akıllılar ona renk veririz.

Ama tahminlerimin doğru çıkmasının hoş olduğunu itiraf etmeli. Hangisi olduğu da önemli değil.

Yıldızlı Kapılara gelince, onların bizim için erişilmez olmasına sevindim. Düşünsene, eğer onları emrimiz altına alsak ne olurdu? Bodurlar kendilerine yeni vatan bulurlardı. Büyük Elf evleri dünyaya uyardı ve daimi hırs ve rekabet duygusuyla yeniyi, mükemmeli arayış kaygısı olmadan çürür giderlerdi. Kanyalılar köklerini kaybeder, atalarını ve inançlarını unuturlardı... Kökeni olmayan halk nedir? Sonsuzluk yollarında tozdur! Karşılaştığın herkese bildiklerini anlatmaya başlamasan iyi olur...